etmek

etmek
",-der auxiliary verb 1. /ı/ to do, make. 2. /ı/ to do (well or wrong). 3. /ı/ to reach (a time). 4. /ı, dan/ to deprive (someone) of (something). 5. /ı/ math. to equal, make. 6. /ı/ to be worth. 7. /ı/ to amount to, make. 8. /a/ to wrong, treat (someone) unjustly. 9. /a/ to soil or wet (one´s underpants, bed, etc.). etmediğini bırakmamak/komamak to do all the harm one can. ettiğini bulmak/çekmek to get one´s deserts. Etme eyleme! Please don´t do it!/Come on now, stop it! ettiği hayır ürküttüğü kurbağaya değmemek to be more of a hindrance than a help; to cause more harm than good. ettiği ile kalmak to be left with nothing but the shame of it (when a design against another has not come off). Etme yahu! Is that so?/You must be kidding. ettiğini yanına bırakmamak /ın/ to get revenge on (someone), not to let (someone) get away with something. ettiği yanına (kâr) kalmak to get away with a bad deed."

Saja Türkçe - İngilizce Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • etmek — yenecek ekmek I, 102, 166,197, 202, 211, 247, 262, 329, 391; I I, 28, 30,98, 112, 138, 197, 235; II I, 93 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • etmek — nsz, der 1) Bir işi yapmak Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. H. Taner 2) İyi, kötü zarflarıyla birlikte davranmak İyi ettiniz de geldiniz. 3) i Bulmak, erişmek Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. R. H …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eşlik etmek — 1) bir solist, bir çalgı veya orkestra ile birlikte müzik icra etmek, refakat etmek 2) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, refakat etmek 3) beraberinde bulunmak Ona eşlik eden iyimserlik havası, yaşam sevinci bir an olsun bulutlanmasın… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ifşa etmek — gizli bir şeyi ortaya dökmek, açığa vurmak, yaymak, ilan etmek, afişe etmek, reklam etmek Sırrı ifşa etmediyse ne yapmışlar? R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • refakat etmek — 1) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, eşlik etmek Fahri, Cağaloğlu na kadar onlara refakat etti. P. Safa 2) müz. eşlik etmek Sabih Hüsnü, kemanla bana refakat etti. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • reklam etmek — herhangi bir kimseyi veya olayı, durumu açığa vurmak, ilan etmek, afişe etmek, ifşa etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayırt etmek — i, den, der Birkaç şeyi birbirinden ayıran niteliği anlamak, tefrik etmek, temyiz etmek Sade akıcı ve temiz aksanı ile değil davranışları ile de Türk ten ayırt edemezsiniz. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • alan talan etmek — 1) darmadağınık bir duruma getirmek, altüst etmek 2) yağma etmek, yağmalamak Çapulcular bütün köyleri alan talan etmişler …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aracılık etmek — bir işin çözümünde araya girerek yardım etmek, tavassut etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arkadaşlık etmek — 1) bir işte birlikte bulunmak 2) huyları ve düşünceleri birbirine uymak 3) bir süre beraber bulunmak, birlikte gitmek, eşlik etmek, refakat etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • babalık etmek — 1) baba gibi davranmak Ben üç çocuğa babalık etmiş, iki kız evlendirmiş, bir oğlan okutmuşum. T. Buğra 2) iyilik etmek, büyüklük etmek Bana bir babalık et, bir işe koy. E. Bener …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”